Çoklu Organ Yetmezliği
- iugurtoprak
- 21 May
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 17 Haz

Evet dostlar. Bu yazıda çoklu organ yetmezliğini konuşalım istedim.
Bildiğimiz üzere, çoklu organ yetmezliği hayati organlardan iki veya daha fazlasının işlevini olması gerektiği gibi yerine getirememesi ile karakterize bir sağlık sorunu olduğundan vakaların büyük çoğunluğunda solunum sistemi, kardiyovasküler sistem, sindirim ve boşaltım sisteminde bazı sorunlar ortaya çıkabilmekte.
Her ne kadar bazı tıp doktorları (hemen aklınıza o beş ismin geldiğine eminim) uzmanlık alanları olmamasına rağmen mesleğim hakkında konuşsa da ben aynısını yapmayacağım elbette. Sizlere çoklu organ yetmezliği, sebepleri ve tedavisi üzerine söylemlerde bulunmayacağım. Naçizane çoklu organ yetmezliği ile Türkiye'nin özellikle son 20 yıldaki siyasi ve ekonomik sağlığı arasındaki benzerliklere değineceğim.
Neden böyle bir konu seçtiğimi merak edebilirsiniz.
Türkiye, siyasi istikrarsızlık ve ekonomik sıkıntılarla boğuşurken, bu durum ülkenin bir tür çoklu organ yetmezliği sendromu yaşadığını düşündürüyor bana. Bir insan vücudu nasıl ki birçok organın uyum içinde çalışmasıyla ayakta kalıyorsa, bir ülkenin de ekonomik, siyasi, sosyal ve hukuki sistemleri birbiriyle uyum içinde olmalı. Bir ülkede demokrasinin işleyişi, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, medya, ekonomi gibi unsurlar adeta bir vücudun organları gibi. Ancak, Türkiye’de bu organların işlevsizleştiği, çürüdüğü veya zayıfladığı yönünde ciddi endişeler var. Özellikle son 20 yılda bu sistemler arasında derin bir uyumsuzluk ve çatlaklar mevcut. Her bir organın kendi işlevini yerine getirme sorunları, toplam sistemi etkiliyor ve ülkenin sağlıklı işleyişini tehdit ediyor.
Biraz detaylandıralım.
Yasama Organı:
Yasama organı, halkın temsilcileri tarafından oluşturulmalı ve yasaları çıkarmalı. Ancak mevcut siyasi iktidar hükümetlerinde yasama organının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ciddi şekilde tehlikeye girmiş durumda. Hükümetin etkisi altında kalarak yasaların çıkarılması veya değiştirilmesi süreçleri, demokratik denetim mekanizmalarını zayıflatıyor.
Yürütme Organı:
Yürütme organı, her ne kadar ülkenin yönetimini sürdürme göreviyle yükümlü olsa da, son yıllarda siyasi baskılar altında kalarak tarafsızlığını kaybetti. Siyasi partilerin ve liderlerin kişisel çıkarları, ulusal çıkarların önüne geçerek yürütme organının sağlıklı işleyişini zorlaştırıyor. Bu durum, hükümetin etkin ve adil politikalar geliştirmesini engelliyor.
Yargı Organı:
Yargı organı ise bir ülkede adaletin sağlanmasında kritik bir rol oynar. Ancak Türkiye'de yargı organının bağımsızlığı konusunda da oldukça ciddi endişeler bulunuyor. Yargının siyasi etkiler altında olduğu, adaletin tarafsızlık ilkesinden uzaklaştığın sıkça dile getiriyoruz. Bu durum, hukukun üstünlüğünü zayıflatmakta ve toplumda adalet duygusunun erozyona uğramasına yol açıyor ve ülkenin genel sağlığını olumsuz etkiliyor.
Medya Organı:
Demokrasinin sağlıklı işlemesi için medya da özgür bir şekilde faaliyet göstermeli. Lakin Türkiye'de medya üzerindeki baskılar ve sınırlamalar, haber alma özgürlüğünü kısıtlamakta ve toplumun farklı görüşleri öğrenme hakkını engelliyor.
Ekonomik Organ:
Türkiye ekonomisi, yıllardır devam eden döviz kurlarındaki dalgalanmalar, enflasyonun yüksek seyri ve işsizlik oranlarındaki artışlarla mücadele ediyor. Ekonomik organ, istikrarını kaybetmiş durumda ve bir türlü eski sağlığına kavuşamıyor. Dış borçlar ve yüksek cari açık gibi kronik sorunlar, bu organın daha da zayıflamasına neden oluyor.
Sosyal Organ:
Sosyal yaşamda da Türkiye, artan işsizlik, gelir eşitsizliği ve toplumsal huzursuzluk gibi sorunlarla karşı karşıya. Sosyal organ, vatandaşların refahını artırmakta yetersiz kalıyor ve toplumsal dayanışma duygusu kan kaybediyor.
Sonuç olarak; Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi iklim, birçok açıdan çoklu organ yetmezliğine benziyor. Yürütme, yasama, yargı gibi demokrasinin temel organlarının sağlıklı bir şekilde çalışamaması, ülkenin demokratik değerlerinin ve hukukun üstünlüğünün erozyona uğramasına yol açmakta ve bu durum da toplumun güvenini zedelerken, ekonomik ve sosyal kalkınmanın önünde engel teşkil etmekte ve ülkenin geleceği açısından ciddi riskler taşımakta. Ancak bu durumun aşılması için yapılacaklar da belli. Öncelikle ekonomik istikrar sağlanmalı, siyasi organların bağımsızlığı güçlendirilmeli, adalet ve hukukun üstünlüğü sağlanmalı, sosyal refah artırılmalı ve demokratik denetim mekanizmalarının güçlendirilmeli. Bu süreç ancak, toplumun geniş kesimlerinin katılımı ve desteğiyle mümkün olabilir. Aksi halde, bu organların birbiriyle uyumlu çalışması mümkün olmadığı sürece Türkiye'nin sağlıklı bir şekilde ayakta kalması da neredeyse imkansız bir hale gelmekte.
Evet sevgili dostlar, bu yazımda Türkiye'nin mevcut durumunu insan vücudunun çoklu organ yetmezliği sendromuna benzeterek ele almaya çalıştım. Her bir organın sağlıklı çalışması ülkenin genel sağlığı için kritik önemde. Bu yüzden de mevcut sorunların çözülmesi adeta hayati bir gereklilik.
Bu sendromdan en kısa zamanda kurtulabilmek dileğiyle.
Dostlukla & Dayanışmayla
08.07.2024 - Yenigün Gazetesi





Yorumlar