top of page

Çirkinleşmek… Kurtulmak…

Güncelleme tarihi: 17 Haz

ree

Selamlar sevgili dostlar.

Bu haftaki yazıya Yaşar Kemal’den bir söz ile başlayalım.

“İnsanın içindeki adalet duygusunu köreltirsek, insanın insana saygısı kalmaz. İnsanın insana itimadı, hürmeti kalmayınca da bir yerde insanlık çok şey kaybeder, hayat çirkinleşir.”

Seçimleri geride bıraktık. Bu süreçte öyle çok çirkinlikler yaşadık ki…

Aslında geçtiğimiz 21 yılda kaybettiğimiz değerlerin sonucuydu bu çirkinlikler…

Neleri mi kaybettik?

Adaleti mesela. Hoş görüyü, tahammülü… Birbirimize güvenmeyi, saygı duymayı kaybettik. Sevmeyi unuttuk, insanı, hayvanı, doğayı… Liyakati, devlet geleneklerini kaybettik. Adabı muaşeret kurallarını unuttuk. Ahlakı kaybettik. Devletin tüm kurum ve kuruluşlarının içi boşaltıldı. Büyük bir toplumsal yozlaşma yaşıyoruz. Kültürümüzü kaybettik. Etik değerleri unuttuk. Anayasa yok sayılıyor. Tarım arazilerimizi, meralarımızı kaybettik. Sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenmeyi unuttuk. Gezi’de gençlerimizi, Soma’da madencilerimizi kaybettik. Ankara Garında Emek, Barış, Demokrasi Mitinginde 10 Ekim’de, Kahramanmaraş depremlerinde 6 Şubat’ta, Taksim İstiklal Caddesi’nde Cumartesi Anneleri oturma eylemlerinde her hafta insanlığımızdan utandık. Biz utandıkça siyasiler utanma duygularını kaybetti. Sonra, bir nesil gençliğini, gençler umudunu kaybetti. Kadınlar hayatını, gazeteciler özgürlüğünü kaybetti. Kısacası, insanlığımızı kaybettik, insanca yaşamayı unuttuk.

Bütün bunlara rağmen asla karamsar değiliz. Elbet var bu çirkinliklerden de kurtulmanın yolu. Birbirimizi sevmekle başlayacağız her şeye. “Konuşmaktan korktuğunuz ülkede, yaşamayı nasıl başaracaksınız?” diyor ya Ayşen Gruda. Umudu örgütleyerek, dayanışmayı büyüterek, mücadeleyi yükselterek başaracağız. Peki başka neler yapacağız?

Tarım arazilerimizin, meralarımızın, ormanlarımızın, zeytinliklerimizin, kıyılarımızın, derelerimizin, sulak alanlarımızın ve su havzalarımızın ranta peşkeş çekilmesine karşı çıkacağız.

Kentlerimizi, doğamızı, tarihimizi, kamusal haklarımızı savunmaya devam edeceğiz.

Her türlü ayrımcılığa ve baskılara karşı çıkacağız.

Parasız, bilimsel, nitelikli, demokratik ve laik eğitimi savunmaya devam edeceğiz.

Gelirin, suyun ve gıdanın adaletsiz bir şekilde dağıtılmasına karşı çıkacağız.    

Üreten, gelişen, sanayileşen ve hakça bölüşen doğayla uyumlu bir ekonomiyi savunmaya devam edeceğiz.

Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı çıkacağız.

Kadınların ve LGBTİ+ bireylerin eşitliği ve özgürlüğünü savunmaya devam edeceğiz.

İnsanları asimile etmeye, aşağılamaya, sömürmeye çalışanlara karşı çıkacağız.

Bir arada, kardeşçe ve barış içinde yaşamı savunmaya devam edeceğiz.

Tek adam rejimine karşı halk egemenliğini savunmaya devam edeceğiz.

Emperyalizmin her türlü tahakkümüne karşı tam bağımsızlığı savunmaya devam edeceğiz.

Gericiliğin hurafelerine karşı bilimi, ilerici değerleri ve laikliği savunmaya devam edeceğiz.

Kısacası bu düzene karşı çıkıp, emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, laikliğin hâkim olduğu, işsizliğin olmadığı, insanların aç yatmadığı bir dünya ve ülke isteğimizi savunacağız. Düşünmeye, üretmeye, doğru bildiklerimizi yüksek sesle ve inatla söylemeye, savunmaya devam edeceğiz.

“Bizi düşünmeye alıştırmamışlar. Üstelik de düşünmeyelim diye ellerinden geleni yapmışlar. Düşünmeye çalışanları da hep öldürmüşler.” diyor ya Yaşar Kemal, son söz Deniz Gezmiş’ten gelsin o vakit.

“Talan ettiğiniz bu vatan esaretinizden mutlaka kurtulacaktır.”

Bilin ve unutmayın!


Dostlukla & Dayanışmayla


12.06.2023 - Yenigün Gazetesi

 
 
 

Yorumlar


© 2025 by Turiakopurg

bottom of page