top of page

Tutukevlerinde Gıda Hakkı İhlalleri

Merhaba sevgili dostlar;

Bugün okuyacağınız yazım Yenigün TV ekranlarında her Perşembe saat 17.00’de yayınlanan Uğur Toprak ile Mevzu Gıda programında bu haftaki mevzumuzdu. Beslenme ve Diyetetik Uzmanı sevgili Dicle Dilan Salman ile detaylı bir şekilde ele almaya çalıştık. Kaçıranlar Yenigün TV YouTube hesabından tekrar izleyebilir. Konunun önemi gereği yazılı olarak da gündemde tutmak bir zaruriyet.

​İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 25. maddesi "Herkes kendisinin ve ailesinin sağlığı ve iyiliği için beslenme, giyinme, konut, tıbbi bakım ve gerekli sosyal hizmetlerden yararlanmayı da içeren yeterli bir yaşam standardı hakkına ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık durumu veya kendi iradesi dışında geçim vasıtalarından yoksun kaldığı diğer haller için bir güvenceye sahip olma hakkına sahiptir." der. Kuşkusuz ki bu hak mahpuslar için de geçerli. Aslında, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 72. Maddesinde mahpusların yeterli ve dengeli gıdaya ulaşma hakkını güvence altına alıyoruz diyor. Ancak, bu söylemlerin eyleme tam olarak yansımadığı İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSSTD), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖİHD) gibi dernek ve vakıfların hazırladığı raporlarda gözler önüne seriliyor.

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği ve MED Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu’nun 91 hapishanede hak ihlalleri konusuyla ilgili olarak şubeleri tarafından yapılan hapishane ziyaretlerinden, mahpusların aileleri ve yakınları ile yapılan görüşmelerden, mahpusların aile, yakın ve avukatlarına gönderdikleri mektuplardan edinilen bilgiler kullanılarak hazırlanan 2024 yılı Türkiye Hapishaneleri Hak İhlalleri Raporunu incelediğimizde;

  • Hapishanelerin birçoğunda çeşme suyunun içilir olmadığı ancak maddi imkanı olmayan mahpusların kireçli çeşme suyu içmek zorunda kaldıkları,

  • Yemeklerin kötü olduğu, gramaj olarak az verildiği, yeterli besin değeri taşımadığı,

  • Bazı hapishanelerde haftada 3 veya 4 gün kahvaltı olarak yalnızca çorba verildiği, 

  • Yemeklerden farklı yabancı cisimlerin çıktığı,

  • Yine yemeklerin hijyen koşullarına önem verilmeden yapıldığını, yemekler dolayısıyla mahpusların zehirlendiğini, yemek zehirlenmesinden dolayı bazı hapishanelerde mahpusların hastaneye sevk edildikleri, bazı hapishanelerde ise, revir veya hastaneye sevk edilmedikleri,

  • Diyet yemeği olarak verilen yemeklerin diğer yemeklerin tuzsuz ve yağsız hali olduğu, Suların yeterli olmadığı, verilen suların aşırı kireçli ve kirli olduğu, maddi durumu iyi olmayanların kantinden su alamadıkları, kantin fiyatlarının aşırı pahalı olduğu,

  • Mahpusların kantinden talep ettiği bazı temel gıdaların verilmediği, buna ilişkin başvuruların da dikkate alınmadığı,  

  • Gut hastalığı olan mahpuslara özel yiyecek verilmediği, 

  • Vejetaryen yemeği adı altında verilen yemeklerin özensiz hazırlanıp verildiği,

  • Çölyak hastalarına uygun diyet yemeklerinin verilmediği,

  • Hapishanelerin yayınladığı yemek listesindeki yemekleri vermediği,

  • Günlük iaşe bedelinin çok düşük olduğu, kantindeki fahiş fiyatlar karşısında bu miktarın yetersiz kaldığı, 

  • Mahpusların ailelerinden gelen temel ihtiyaç kargolarının belirtilmeyen gerekçelerle verilmediğini, bekletildiğini, gecikmeli olarak verildiği

şikayetleriyle sıkça karşılaşıyoruz.

Sağlık Bakanlığı’nın hapishanelerde sağlıklı ve dengeli beslenme için diyet programları hazırlama yükümlülüğü olmasına rağmen bu konuda eksiklikler olduğu da görülüyor.

2024’te Adana T Tipi Hapishanesi’nde bir gıda zehirlenmesi vakası raporlanmış, ancak resmi bir soruşturma başlatılmamış. Raporlanmayanlar da cabası dostlar.

13 Mart 2018 yılında Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nde bir mahpusun yeterli gıdaya erişemediği gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurması ve mahkemenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 3. Maddesinin (insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele yasağı) ihlal edildiğine karar vermesi, bu ihlallerin uluslararası düzeyde de tanındığını gösteriyor.

​Beylikdüzü Belediye Başkanı Şehir Plancısı meslektaşımız Mehmet Murat Çalık gibi kanser hastalarının, enfeksiyona açık kişilerin, diyabet, kalp hastalığı vb kronik hastalığı  olanların yeterli ve dengeli beslenmenin yanında özel hijyenik koşullarda beslenmesi elzemken  bu durumun sağlanmadığı da açıkça raporlarda belirtiliyor. Raporda yer alan çölyak hastalarının, bağırsak problemi yaşayan mahpusların beslenme ihtiyaçlarının karşılanmaması da oldukça önemli bir ihlal.

Hapishanelerdeki musluk suyunun kirli olması ve temiz suya erişimin kantinlerden sağlanması, mahpusların ciddi sağlık riskleriyle karşı karşıya kalmasına neden oluyor. Kirli suyun kaynatılarak içildiği ifade ediliyor ki bu da ciddi bir hak ihlali.

​“Özgür” anne adayları, anneler ve çocukların yeterli ve dengeli beslenmesi ile mahpus kadınlar ve çocuklarının beslenmesi şüphesiz ki aynı önemde. Lakin kadın mahpuslar çocukları için süt ve mama gibi temel ihtiyaçları kantinden fahiş fiyatlarla almak zorunda kaldıklarını, ayrıca yetersiz beslenme nedeniyle saç dökülmesi, hormonal sorunlar ve anemi gibi sağlık problemleri yaşadıklarını belirtiyorlar.

Hapishanelerdeki gıda hakkı ihlallerinin mahpusların sadece fiziksel değil, ruhsal sağlığını da etkilediğini unutmamak gerekir.

​Sonuç olarak sevgili dostlar;

Ülkedeki gıda enflasyonu sürekli artar, alım gücü ise düşerken mahpuslara verilen yemek iaşe bedelinin düşük olması, sağlıklı beslenmeyi imkansız kılıyor. Kantindeki ürünlerin fahiş fiyatları ve çeşitliliğin az olması, ek gıdalara erişimi de kısıtlıyor.

Gıda hakkı bir insan hakkı olarak kabul edilmeli ve bu konuda kamuoyu oluşturulmalı.

Devlet mekanizması kısa ve uzun vadede afet durumlarına yönelik beslenme planları oluşturmalı, hazırlıklar yapmalı ve bu süreçlere meslek odalarını dahil etmeli.

Gıda denetimleri şeffaf ve ulaşılabilir olmalı, kamu iradesi ivedilikle bu alana yönelmeli.

Gıda hakkı, Türkiye’de ne yazık ki insan hakları tartışmalarında yeterince yer bulmuyor. Hapishanelerdeki gıda hakkı ihlallerinin sadece mahpusları etkilemediğini, bu durumun toplumun genel sağlık ve insan hakları algısını da etkilediğini unutmamamız gerekiyor. Toplumun her kesimi olarak gıda hakkını savunmalı ve bu konuda ses yükselterek dayanışmayı büyütmeliyiz.

Adalet Bakanı ile Tarım ve Orman Bakanı’na, hapishanelerdeki mahkumların yeterli, dengeli ve güvenli gıda ile temiz suya erişim hakkını güvence altına almak için acilen kapsamlı bir denetim ve iyileştirme planı hayata geçirme çağrısında bulunuyor, insan onuruna yakışır koşulların sağlanmasının temel bir devlet sorumluluğu olduğunu bir kez daha hatırlatıyorum.


Dostlukla & Dayanışmayla


04.08.2025 - Yenigün Gazetesi

ree

 
 
 

Yorumlar


© 2025 by Turiakopurg

bottom of page