TMMOB Kent Sempozyumları
- iugurtoprak
- 21 May
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 17 Haz

Sevgili dostlar;
Malum yerel seçimler atmosferine girdik. TMMOB İl Koordinasyon Kurulları (İKK) yerel yönetim seçimleri öncesi Kent Sempozyumları düzenleyerek kentin fotoğrafını çekip hakkında görüşlerini dile getiriyor. Bu yıl şimdiye kadar Adana, Ankara, Antalya, İstanbul, Kırklareli, Kocaeli, Mardin, Trabzon, Tunceli ve Zonguldak İKK gerçekleştirmişti. Geçtiğimiz hafta Cuma ve Cumartesi günleri de TMMOB İzmir İKK 3. İzmir Kent Sempozyumu İzmir Mimarlık Merkezinde Direnen Kentlerde Adalet ve Demokrasi temasıyla Kentin Adaleti, Felakete Dönüşen Kent, Endüstriyel Kentlerin Çöküşü, Kent Suçları ve Kendi Kendine Yeten Kentler başlıklarıyla toplam 7 oturumda gerçekleştirildi. Sonuç bildirgesi de ilerleyen günlerde kamuoyu ile paylaşılacaktır.
22-24 Kasım 2013 tarihlerinde düzenlenen TMMOB 3. İstanbul Kent Sempozyumu Sonuç Bildirgesinde yer alan şu ifadeler ne yazık ki hala güncel. Bu sebeple biz de altını bir kez daha çizelim bu yazıda.
“… Nitelikli, herkes için sağlıklı ve güvenlikli barınma/yaşama hakkını tesis etmek devletin asli görevlerinden biridir. Bu amaçla geliştirilmesi gereken projelerde toplumsal, fiziksel, doğal, çevresel ve ekonomik koşullar birlikte ele alınmalı, proje alanlarına yönelik planlama kararları kent bütününe yönelik kararlardan koparılmamalı, üst ölçekli plan kararlarına aykırı uygulamalardan kaçınılmalı, projeler başta ulaşım kararları olmak üzere, olası çevresel etkileri analiz edilerek ele alınmalıdır. Projeler temelde rant artışının değil, can güvenliğinin sağlanmasını ve yaşam düzeyinin yükseltilmesini amaçlamalı, kentsel dönüşüm projeleri ayrıcalıklı imar hakkı sağlama aracı olarak kullanılmamalıdır. Yenileme, sağlıklaştırma ve dönüşüm süreçleri şeffaf olmalı, karar süreçleri, ilgili toplum kesimlerinin tümünün katılımı ile birlikte geliştirilmeli, bilgiye kolayca erişebilme olanağı yaratılmalı; yerinde dönüşüm ilkesi, istihdam politikalarının geliştirilmesi ve sosyal/kamusal hizmetlerin etkinleştirilmesi en önemli hedefler olarak belirlenmelidir. Sağlıklı ve güvenli yapı üretim ve denetim sürecini ticari bir alan olarak sermayeye teslim eden anlayış bırakılmalı, kamusal denetim etkinleştirilmelidir… Cinsiyete, yaşa, etnik kökene, dine, bedensel ya da zihinsel yeterliliğe dayalı ayrımcılık, sadece kentlerin değil tüm insanlığın sorunudur. Dolayısıyla hiç vakit kaybetmeden, kentsel/toplumsal yaşamda cinsiyet ayrımcılığının önüne geçecek her türlü sosyal, ekonomik, hukuki düzenlemelerin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Kentin bütün sokaklarının, istihdam olanaklarının, sosyal hizmetlerinin tüm cinsiyetçi politikalardan arındırılmış biçimde daha erişilebilir, daha güvenli ve nitelikli hale getirilmesi ivedilikle gerçekleştirilmelidir. Yaşlılar ve düşkünlerle birlikte, kentlerde yaşayan tüm engellilerin, toplumsal hayat içerisinde engeli bulunmayan bireyler kadar eşit hak ve yükümlülüklere sahip oldukları tartışmasız bir gerçektir. Ancak mevcut merkezi ve yerel yönetimler bu konuda uygulamakla yükümlü oldukları yasal zorunlulukları yerine getirmemekte engellilerin kentsel ve toplumsal yaşama katılımını kolaylaştıracak projeler adeta bir "lütuf" olarak sunulmaktadır. Engelli yurttaşlarımızın tüm kamusal alanlarda eşit olarak var olabilmeleri için mekansal tasarım ilkeleri geliştirilmeli ve uygulanmalıdır. İstihdam olanakları geliştirilmeli, çalışamayan engellilerin kamu hizmetlerinden ücretsiz yararlanmaları sağlanmalıdır. Toplumcu bir bakış açısıyla, engelli kentlilere yönelik sosyal hizmet uygulamaları geliştirilmelidir. Tüm bunlarla birlikte etkin-özerk-demokratik bir kent yönetimin gereği olarak karar mekanizmalarında tüm dezavantajlı kesimlerin var olabilmesinin önü açılmalıdır. Bu noktada insan odaklı, doğa ile uyumlu planlama yaklaşımı benimsenerek, ulaşım hizmetine yaya, engelli, yaşlı, yoksul demeden, her kesimin eşit erişiminin sağlanması temel amaç olarak belirlenmelidir. Kent içi ulaşımda, emekçi kesimlerin yaşadığı semtler için "pozitif ayrımcılık" olarak tanımlanabilecek düzenlemeler yapılmalıdır. Kentsel mekânın oluşturulmasında güvenli, entegre toplu taşıma sisteminin geliştirilmesi, deniz ve raylı sistemin ulaşım sistemi içerisindeki payının arttırılması, bisiklet yollarının, yaya yollarının sürekliliği, güvenliği ve erişilebilirliğinin sağlanması, kent içi arazi kullanım politikası olarak yolculuk talebinin azaltılması temel ilkeler olarak uygulamaya geçirilmelidir…”
TMMOB Adana İKK ve İzmir İKK tarafından düzenlenen iki Kent Sempozyumunda da bulundum. İkisinde de gözlemlediğim kentin fotoğrafının çekildiği, sorunların anlatıldığı, çözüm önerilerinin sunulduğu bu sempozyumlara belediye başkanlarının ilgi göstermemeleri, ilgili daire başkanlıklarını görevlendirip sempozyumu izlemelerini ve notlar alıp rapor olarak sunmalarını talep etmemeleri. Oysa ki bu sempozyumlar onlar için bulunmaz bir fırsat.
Birlik Başkanımız Emin Koramaz’ın şu sözlerini bu seçim öncesi de hatırlatmakta fayda var.
“TMMOB olarak tüm kazanımlarımıza rağmen rant çevreleri yeni yeni girişimlerle kent kaynaklarını ortak yaşam alanlarını iktidar yandaşlarına kullandırmak noktasında çok hevesli görünüyorlar. Günümüzde kentlerimiz neredeyse rant çevrelerinin himayesi altında birer çıkar tezgahları olarak çalışıyor. Tarihi kültürel miraslarımız kent halkının yararına değil bir avuç varsıl kesimin çıkarların doğrultusunda kullanıyor. Onlar yargı kurallarına uymuyor ama biz de davamızdan asla vazgeçmiyoruz. Kentlerimizin birçok sorunu var. Doğal afetlere de hazırlıklı değiliz. Bilime gerekli özen verilmemesi, sermaye çıkarlarının gözetilmesiyle elektrik, su doğalgaz gibi temel kamusal hizmetler bile ülkemizde ticari faydaya dönüştürülmüş durumda. Kentlerimizin kamusal anlayışla yeniden yapılandırılması gerekir. Kent politikalarını kentin sahipleri belirlemek zorundadır. Sadece arazi anlayışına endekslenmiş anlayıştan vazgeçilmelidir.”
TTMOB olmasaydı İzmir’de neler olurdu bir hatırlayalım:
İzmir Çeşme Otoyolu’nun kent içi geçişi için viyadükler Kordon’a dikilecek, Kordon rekreasyon alanı olmayacak, bölge yaşanmaz hale gelecekti.
Konak Meydanı 1990’lı yıllarda satılmış, meydanın yerine Galleria isimli bir alışveriş merkezi dikilmiş olacaktı.
Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nin arsası satılacak, onun yerinde alış veriş merkezini de içeren çok katlı bloklar bulunacak, kentimiz önemli bir sanat merkezinden mahrum kalacaktı.
Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi olmayacak, merkezin bugün üzerinde olduğu eski Pazar yeri arazisi satılacak, buraya ticaret merkezi yapılacaktı.
Havagazı Fabrikası’nın bulunduğu alanda iş ve alışveriş merkezi inşa edilecek, kent önemli bir kültürel – sosyal etkinlik alanından mahrum kalacaktı.
Ahmet Piriştina Kent Arşivi Müzesi’ne dönüştürülmüş olan eski itfaiye binası yıkılacak, yerine çok katlı bloklar dikilecek, bölgedeki yapılaşma yoğunluğu ve trafik artacaktı.
Balçova Teleferik yamaçları yapılaşmaya açılacak, bölgedeki ormanlar talan edilecek ve kent yeşil dokusunun bir kısmını daha yitirecekti.
İzmir Metrosu Konak’ta yerin altından değil, yerin üstünden geçecek, Bahri Baba Parkı yok olacak, Basmane Garı çatışı yıkılacak, kentin tarihi merkezi viyadükler ve ayakları ile işgal edilecekti.
Mavişehir’in batısında yer alan sulak alan “ballı takas” ile yapılaşmaya açılacak, kuş cennetinin devamı niteliğindeki bu bölgede çok katlı konutlar yükselecekti.
Ildırı Antik Kenti yok edilecek, kentin olduğu yerde yazlık kooperatif konutları bulunacaktı.
İnciraltı’nda 330.000 m2lik alanda yeni AVM’ler dikilecek (Mevcut AVM’lerin 3 katı), İzmirlilerin nefes aldığı mekanlardan biri daha yok olacaktı.
Günümüze geldiğimizde ise, Körfez Geçiş Projesi, Çeşme Talan Projesi, Buca Cezaevi alanı için de sürüyor mücadele
TMMOB kente, doğaya, doğru ve bilimsel üretim modellerine, demokratik yönetim anlayışına dair sözünü söylemeyi önceleyen bir kurum olarak doğruları kamuoyuyla paylaşmanın araçlarını oluşturmayı her zaman görev saymıştır. Saymaya da devam edecektir. Gönül rahatlığıyla diyebiliriz ki, TMMOB bu ülkenin vicdanıdır.
Bir kez ifade etmeliyiz ki, bizler ülkemize, halkımıza, mesleğimize, doğaya, çevreye ve insanlığın geleceğine sahip çıkmaya devam edeceğiz.
Dostlukla & Dayanışmayla
25.12.2023 - Yenigün Gazetesi





Yorumlar