Tarım, Rant, İhanet, Siyaset ve Çelişkiler Kıskacında İnciraltı
- iugurtoprak
- 21 May
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 17 Haz

Malumunuz İzmir’in gözbebeği İnciraltı, yıllardır çözülemeyen planlama sorunuyla bir kez daha gündemde sevgili dostlar. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 1/100.000 ölçekli planları onaylamasıyla başlayan süreç, hem umut hem de tartışma yarattı. Ancak bu mesele, sadece İzmir’in tarım arazileri ya da yerel siyasetle sınırlı değil. İstanbul’un Kanal İstanbul projesine karşı duran Ekrem İmamoğlu’nun cezaevinde olduğu bir dönemde, Bakan Murat Kurum’un İzmir’deki rant iddialarıyla anılması ve buna karşılık CHP’li Balçova Belediye Başkanı’nın Murat Kurum’a teşekkür etmesi, derin bir çelişkiyi gözler önüne seriyor. Balçova Belediye Başkanı Onur Yiğit’in “müjde” olarak duyurduğu bu gelişmeye, üyesi olmaktan onur duyduğum, bu ülkenin vicdanı TMMOB’nin İzmir İl Koordinasyon Kurulu haklı bir tepki gösterdi. Peki, İnciraltı’nın tarım arazileri, rant iddiaları ve siyasi çekişmeler arasında sıkışan hikayesi bize ne anlatıyor?
İnciraltı, her ne kadar aksi iddia edilse de verimli tarım arazileriyle bilinen bir bölge. TMMOB İzmir İKK, bu arazilerin imara açılmasının sadece İzmir’in değil, Türkiye’nin tarım geleceği için bir tehdit olduğunu yıllardır savunuyor ve bilimsel mücadele vurgusu yapıyor. Ancak, hak sahipleri yıllardır bekleyen mağduriyetlerinin çözümü için imar planlarını bir çıkış yolu olarak görüyor. Bu çelişki, İnciraltı’nı hem yerel hem de ulusal bir tartışma zemini haline getiriyor.
Bakanlık, İnciraltı’nı sağlık turizmi merkezi yapma hedefiyle planları onayladı. Balçova Belediye Başkanı Onur Yiğit, bu kararın ilçeye ve İzmir’e katkı sağlayacağını düşünüyor. Ancak TMMOB İzmir İKK, planların “rant odaklı” olduğunu savunarak, Balçova Belediyesi’nin CHP’nin tarım politikalarına aykırı davrandığını söylüyor. TMMOB İzmir İKK Sekreteri Aykut Akdemir “parti suçu” söylemini bugün ilk defa dile getirmedi. Hatırlarsanız dönemin Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin de “İnciraltı’nda tarım yapılıp yapılmadığını Oda mı bilecek?” diyerek haddini aşan bir beyanda bulunmuştu. O zaman aynı söylem Ali Engin için de söylenmişti. Akıllara şu soru geliyor. Bir Belediye Başkanının görevi, ilçesindeki kısıtlı olan verimli toprakları korumak mıdır, yoksa rant uğruna bu alanların yok edilmesine zemin hazırlamak mıdır? Dün Narlıdere bugün Balçova Belediye Başkanlarının açıklamalarına baktığımızda konu rant olduğunda ortada ne parti ne de siyasi görüş kalmadığını net bir şekilde görüyoruz.
Ekrem İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Kanal İstanbul projesine karşı net bir duruş sergiliyor. 2019’dan bu yana projeyi “ihanet” ve “cinayet” olarak nitelendirerek, çevresel yıkım, su kaynaklarının kaybı ve rant kaygıları gibi 15 maddeyle itirazlarını sıraladı. İmamoğlu, projenin İstanbul’un deprem riskini artıracağını, su kaynaklarını yok edeceğini ve 100 milyar dolarlık maliyetinin halka yük olacağını vurguladı. 2025’te Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunduğu sırada bile, Kanal İstanbul’u “milletin geleceğine ihanet” olarak tanımlayarak tepkisini sürdürdü: “Neymiş bu Kanal İstanbul sevdanız, nasıl bir aşk bu? Kimlere ne vaat ettiniz?”
İmamoğlu’nun bu mücadelesi, İstanbul’daki rant düzenine karşı bir kalkan oldu. CHP Sözcüsü Deniz Yücel, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonların, İmamoğlu’nun “rant musluklarını kapatması” nedeniyle başlatıldığını iddia etti. Ancak, İmamoğlu’nun bu kararlı duruşu, İzmir’de başka bir tabloyla gölgeleniyor.
TMMOB İzmir İKK’nin “disiplin süreci” çağrısına CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun cevabı netti: “Onur Yiğit, partisinin öz evladıdır.” Bu ifade, parti içinde bir dayanışma mesajı olsa da, “öz evlatlar” ve “üvey evlatlar” tartışmasını açabilir. CHP’nin tarım politikaları, kırsal kalkınma ve tarım arazilerinin korunmasını merkeze alsa da, yerel yönetimlerin ekonomik kalkınma ve mağduriyet giderme baskısı, bu ilkelerle çelişiyor.
Bakan Murat Kurum’un liderliğindeki Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İnciraltı planlarını hızla onaylayarak süreci domine etti. Ancak, bu hız, “peşkeş” ve “rant” iddialarını da beraberinde getirdi. Murat Kurum, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı olarak hem Kanal İstanbul hem de İnciraltı süreçlerinde kilit bir figür. İmamoğlu, Kurum’un Kanal İstanbul’u “siyaset üstü” tutma önerisini reddetmiş ve projeyi “saçmalık” olarak nitelendirmişti. Ancak İzmir’de, Kurum’un İnciraltı planları, CHP’li bir belediye başkanı tarafından alkışlanıyor. Balçova Belediye Başkanı Bakana teşekkür ediyor ve bu teşekkür, İmamoğlu’nun Kanal İstanbul’a karşı rant ve çevre yıkımı odaklı mücadelesiyle taban tabana zıt bir görüntü çiziyor. İmamoğlu, Kanal İstanbul’un 85 milyar dolarlık rant yarattığını ve İstanbul’un su kaynaklarını yok edeceğini söylerken, İnciraltı’nda benzer bir rant kaygısı taşıyan TMMOB İzmir İKK’nin sesi, CHP’li belediye başkan(lar)ı tarafından çarpıtılıyor.
İnciraltı, tıpkı Kanal İstanbul gibi, çevresel sürdürülebilirlik, tarım arazilerinin korunması ve rant kaygıları arasında sıkışmış bir mesele. İnciraltı’nın geleceği, sadece Balçova’nın değil, tüm İzmir’in ve Türkiye’nin tarım politikalarının bir sınavı sevgili dostlar.
İzmir, İnciraltı’nın yeşil mirasını koruyarak geleceğe taşıyabilir mi? Bu, sadece belediye başkanlarının ya da Bakanlık’ın değil, hepimizin cevabını aradığı bir soru. Bu sorunun cevabı, Ekrem İmamoğlu’nun cezaevinden yükselen sesiyle, Murat Kurum’a edilen teşekkürlerin çarpıştığı bir siyasi arenada şekillenecek. Lakin kimse şunu unutmamalı ki, tarım arazilerimiz, meralarımız, zeytinliklerimiz, ormanlarımız, sulak alanlarımız ve su havzalarımız ranta peşkeş çekilmeyecek kadar değerlidir ve TMMOB ve bağlı odaları tüm yurtta bu mücadeleyi sürdürmeye kararlılıkla devam edecektir.
Dostlukla & Dayanışmayla
05.05.2025 - Yenigün Gazetesi





Yorumlar