Talan Torbası: Ekokırımın Hukuki Kılıfı!
- iugurtoprak
- 23 Haz
- 2 dakikada okunur

Sevgili Dostlar;
Bu hafta, yakından takip ettiğimiz, 13 Haziran’da TBMM’ye sunulan ve 19 Haziran’da Sanayi Komisyonu’ndan jet hızıyla geçirilen “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” üzerine konuşmak istiyorum. Aslında bir “torba yasa” değil, ülkenin doğal varlıklarını sermayeye peşkeş çekme ve halkı yoksulluğa mahkum etme planı. Bu yasa, emeğiyle yaşayan milyonların sofrasına, doğasına, toprağına, ormanlarına, zeytinliklerine, meralarına, geleceğine yöneltilmiş organize bir yağma operasyonu. Bu, tarımı tasfiye etmenin, halk sağlığını sermayenin insafına bırakmanın ve doğal zenginlikleri şirketlere devretmenin açık ilanı. Zeytinlikleri “taşınabilir” ilan ederek madene açmak, meraları betona gömmek, ormanları üç kuruşa özel şirketlere devretmek bu gasp ve talan düzeninin en yalın özeti. Hukuk devletinin temel ilkelerini ayaklar altına alan bu düzenlemeler, daha önce yargı kararlarıyla durdurulmuşken, şimdi yasa kılıfıyla yeniden hortlatılıyor. Bu, hukuk tanımazlığın kurumsal bir diktaya dönüşmesi sevgili dostlar.
Bu yasa, sadece doğayı değil; köylünün emeğini, işçinin sağlığını, halkın yaşam hakkını metalaştırma girişimi. Kamu varlıkları birer birer sermayeye devredilirken, bu ülkenin insanları daha derin bir yoksulluk girdabına itiliyor. TÜİK’in tağşişli verileriyle dahi sabit olan, son on yılda %9 oranında azalan tarım arazilerimizin üzerine tuz biber eken bu düzenleme ile, Türkiye tarımının son çivisi çakılıyor. Acele kamulaştırmalarla köylünün toprağı elinden alınacak, şirketlere devasa rant alanları yaratılacak. Tarımı tasfiye eden bu düzenleme halka değil, patronlara; doğaya değil, rant odaklarına hizmet eden bir rejimin eseri olarak görülmeli. Bu ülkenin çiftçisi toprağından, tüketicisi sağlıklı gıdadan, işçisi insanca yaşamdan mahrum bırakılıyor. Çünkü bu yasa, gıdayı hak olmaktan çıkarıp piyasaya teslim eden kapitalist mantığın bir ürünü sevgili dostlar.
Bu ve benzeri gasp ve talan yasalarının yegane sorumlusu Tarım ve Orman Bakanlığı. Halkı değil sermayeyi koruyan, köylüyü değil yandaşı kollayan ve doğayı, yaşamı yok eden tüm kararlara susan, tek kelime dahi etmeyen Tarım ve Orman Bakanı. Kendisine bu ülkenin Tarım ve Orman Bakanı olduğunu ve görevlerini defaatle hatırlattık. Meslek odalarını dışlayan, bilimsel uyarılara kulak tıkayan, yurttaşı asla dinlemeyen, üretim ekonomisi yerine beton ve rant ekonomisini seçen bakan derhal istifa etmeli ve hesap vermeli. Parti ayrımı gözetmeksizin tüm milletvekilleri toplumun sesine kulak vermeli ve söz konusu yasanın meclisten geçmemesi için çalışmalı.
Bu torba yasa sadece bir kanun teklifi değil, sermayenin sınıfsal saldırısının en somut ifadesi. Bu nedenle de mücadele kaçınılmaz. Gıda mühendislerinden çiftçilere, köylülerden tüketici örgütlerine kadar toplumun tüm ezilen kesimleri bu talana karşı birleşmeliyiz. Tarih, hiçbir saldırıyı cevapsız koymadığımızı söylüyor bize. Akbelen’de, Kazdağları’nda, Dikmece’de, İkizdere’de Cerattepe’de nasıl direndiysek; bu yasaya karşı da aynı kararlılıkla direneceğiz. Çünkü; havamıza, suyumuza, toprağımıza, ormanımıza, soframıza sahip çıkmak; sermaye için değil, halk için bir yaşam inşa etmek bizim görevimiz.
Bu yasa geri çekilene kadar susmayacağız!
Havamızı, Suyumuzu, Toprağımızı, Ormanımızı, Zeytinimizi, Soframızı Savunacağız!
Susmayacağız, yılmayacağız. Bu topraklar talana değil, yaşama ait.
Dostlukla & Dayanışmayla
23.06.2025 - Yenigün Gazetesi





Yorumlar