top of page

Su Yaşamdır, Yaşamımız Satılık Değildir.

Güncelleme tarihi: 17 Haz

ree

 

2 gün sonra Dünya Su Günü. Su; hava ve toprak gibi insanoğlunun hayatındaki üç vazgeçilmez değerden biri. Su olmadan yaşam olmayacağı açık. Su, gıda güvenliğinin ve gıda güvencesinin olmazsa olmaz koşullarından en önemlisi. Yeterli ve güvenli suyun olmadığı koşullarda tarımsal üretimin yeterliliğinden, gıda güvencesi ve güvenliğinden söz edemeyiz.

Dünya Su Günü’nün temel odak noktalarından biri, Birleşmiş Milletlerin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 6’ya ulaşmasını desteklemek. Bu hedef de 2030 yılına kadar herkes için su ve sanitasyon. Yani 2030 yılına kadar dünyada herkesin temiz ve güvenli suya erişimini sağlamak. Ancak gıdaya erişimde gördüğümüz dünyadaki dengesiz dağılımı, güvenli suya erişimde de görüyoruz. Dünyada herkes için güvenli su sağladığımızda küresel düzeyde hastalık ve ölümlerde önemli derecede gerileme olacaktır. Sadece içtiğimiz suyun değil kullanma sularının da (evsel, tarımsal) sağlık kriterlerine uygun olması, suların temas ettiği malzemelerin (evsel depolar, taşıma boruları, tüketiciye sunulan ambalajlar, vb.) gıda ile temasa uygun ve temiz olması gerekiyor. Su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilirliği açısından tüm kamu ve özel kurum, kuruluşlar, sivil toplum örgütleri hatta aynı zamanda tüm insanların ortak hareket etme sorumluluğu bulunuyor.  

Dünya Su Gününün imza altına alındığı 22 Mart 1993 ‘ten bu yana tam 30 yıl geçti. 2023 Dünya Su Günü’nün teması Yeraltı Suyunu Görünür Yapmak olarak belirlendi. Tema, yeraltı suyunun çevremiz için ne kadar önemli olduğunu vurgulamayı amaçlıyor. Yeraltı suyunun tarım ve sanayide elzem oluşu, ekosistem ve iklim değişikliğine uyum sağlamadaki değeri ve sanitasyon için ön koşul olması su kaynaklarımızla ilgili politikaların ciddiyetle oluşturulmasını ve uygulamaların bir an önce hayata geçirilmesini gerektiriyor. İçme ve kullanma suyu kaynaklarının korunmasından başlayarak; suyun dağıtım, toplama ve tüketim noktasında önlemler alınmalı, suların dezenfeksiyonu belirli sıklıkla yapılmalı. Tüketime sunulan suların sürekli ve etkili şekilde dezenfekte edilmesi sağlanmalı. Yeraltı suyunun keşfedilmesi, korunması ve sürdürülebilir şekilde kullanılması; artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak, sağlıklı yaşamı korumak, kuraklık ve iklim değişikliğine uyum sağlamak için acil olarak odaklanılması gereken bir politika alanı. Su ve sanitasyon ile ilgili yatırımların yetersizliği afet dönemlerinde risk yönetimi ve finansman sorunlarına yol açıyor.

Su yönetimi multidisipliner bir konu. Su kaynaklarının korunması, suyun sürdürülebilir yönetimi kamunun temel görevi. Çevre, iklim, tarım, gıda, toprak su politikalarında bir an evvel katılımcı bir yaklaşım benimsenmeli ve başta kamu kurumu niteliğindeki meslek odaları olmak üzere bilim insanları ve ilgili kesimler sürece dahil edilmeli. Gerekli bilgi paylaşımını sağlayacak yaklaşım geliştirilmeli. Su yönetiminde su israfının önlenmesi yönünde tedbirlerin alınması ve tüketici bilincinin artırılması için daha etkin farkındalık yaratma çalışmaları yapılmalı.

HES‘ler ile sular özelleştiriliyor, tek bir dere üzerinde birçok HES yapılıyor, orada yaşayan diğer canlıların sudan yararlanma koşulları kısıtlanıyor, suyun öz niteliği değişiyor, içerisinde yararlı organizmalar bulunan, tarıma veya içme amacıyla kullanıma uygun olan “su varlıkları” giderek yok oluyor. Akarsularımızın HES şirketlerine verilerek özelleştirilmesine, akarsu havzalarında işletilen madenler ve sanayi tesislerinin, tarım ilaçlarının bilinçsiz kullanımının su kaynaklarımızı kirleterek tahrip etmesine izin verilmemeli, bu yönde hızla önlemler alınmalı.

Kentlerde belediyeler tarafından sağlanan şebeke suyu ülkemizde her zaman ücretli oldu ve toplum buna öylesine alıştırıldı ki aksi hiç düşünülmedi bile. Oysa su bir hak. Ülkemizde var olan kurallara göre; musluklarımızdan akan suyun da içilebilir nitelikte olması gerekiyor. Bu noktada sürekli ve sağlıklı bilgi aktarımının sağlanması son derece önemli. Öte yandan belediye tarafından sağlanan şebeke suyuna güvensizlik nedeniyle tüketiciler daha fazla ücret ödemeyi göze alarak damacana veya pet şişelerde su tüketimine ya da su arıtma cihazlarına yönlendirilerek farklı şekillerde yanıltılmakta. Damacana suların ve su kaynaklarının denetimlerinde yetersizlikler olduğu, bu sektörde de kayıt dışının önemli bir sorun alanı olduğu biliniyor. Güvenli su tüketimi ile ilgili olarak başta Sağlık Bakanlığı ve Belediyelerin yüklendikleri sorumluluğun bilinci ile davranmaları gerekiyor. 

Suyu ticari bir meta haline getirip para ile alınır satılır yapmak insanlık değerlerine aykırı. Kamu yöneticileri halkın güvenli suya ulaşmasını sağlamakla yükümlü. Tüm devletler, yerel yönetimler, bireylerin temel ihtiyacını karşılayacak miktarda temiz suyu halka ücretsiz ulaştırmalı. Bu konuda ülkemizde olumlu bir örnek yaşandı ve konuyla ilgili açılan davada verilen kararla; suyun insan hakkı olduğu, ticarileştirilemeyeceği mahkeme kararıyla da tescillendi. Buradan Sevgili Başkan Osman Özgüven’e de bir selam gönderelim. Hava gibi yaşamsal önemi olan sudan kar edilmesi anlaşılabilir ve adil değil. Yeni serbest piyasa eğilimin bir aktörü olan özelleştirmeye, su ticarileştirilerek alet edilemez.

Yaşadıklarımız bir kez daha gösteriyor ki; temiz ve güvenli suya ulaşmak bütün canlılar için en temel hak!

Artık Dünya Gıda Günlerinde dünyadaki bir milyar aç insandan, Dünya Su Günlerinde güvenli suya ulaşamayan insanlardan söz etmek istemiyoruz. Su konusunda tüm felaket senaryolarını durdurmaya yönelik politikaların geliştirildiği, herkesin güvenli ve temiz suya ulaşabileceği Dünya Su Günlerini kutlamak dileğiyle...


SU YAŞAMDIR, SATILAMAZ! 


Dostlukla & Dayanışmayla


20.03.2023 - Yenigün Gazetesi

 
 
 

Yorumlar


© 2025 by Turiakopurg

bottom of page