Korku İmparatorluğunu Yıkacağız!
- iugurtoprak
- 21 May
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 17 Haz

Bugün 1 Mayıs.
Milyonlarca yurttaş bugün; Birlik, Mücadele ve Dayanışma için, Demokrasi, Özgürlük, Eşitlik ve Barış için, Emek ve Bilim ile Kurulacak Yeni Bir Toplumsal Düzen ve Yeni Bir Türkiye için alanlarda olacak. Nasıl bir dünya, nasıl bir memleket, nasıl bir gelecek istediğini; umutlarını, taleplerini ve haklarını 1 Mayıs meydanlarında haykıracak.
Hayatımızı alt üst eden depremin acısı tazeliğini korurken, ekonomik krizin etkileri her geçen gün daha da artarken, sömürü alabildiğine derinleşip, iktidar zorbalığı hayatımızın her alanını kabusa çevirirken 20 yılı aşkın süredir yaşadığımız bu karanlığın tek sorumlusu olan siyasi iktidar, 14 Mayıs’ta yapılacak seçimler öncesinde tozpembe bir ülke tablosu varmış gibi davranıyor. Oysa, başkanlık rejiminin sonrasında, pandemide, ekonomik krizde ve depremde karşı karşıya kaldığımız hakikat tüm çıplağıyla ortada. Bugün insanca çalışmamız ve insanca yaşamamız bir yana, hayatta kalmamızı bile sağlamaktan çok uzak bir düzenle karşı karşıyayız.
Güvencesiz çalışmayı hemen her alanda hakim kıldılar. İşimizi, ekmeğimizi patronların insafına terk ettiler. Sadece başkanlık rejimi geldiğinden bu yana, yani son 4 yılda 5,5 milyon işsize 3,5 milyon yeni işsiz daha eklendi. Ücretlilerin sayısı hızla artarken, emeğin milli gelirden aldığı pay yüzde 38’den yüzde 25’e düştü; sermayenin payı yüzde 44’ten yüzde 57’ye yükseldi. İşçiden alıp patronlara verdiler. Fakirden çalıp zenginin kasasını doldurdular. Dar gelirliden alıp rantiyeye kaynak aktardılar. Rant için kentleri ve doğayı betona boğdular. Asırlık yardım kuruluşlarını bile depremde çadır, gıda satar hale getirdiler. Doğal afetleri felakete çevirdiler. Kendileri ve yandaşları hariç, hepimizin yoksul, çoğumuzun aç olduğu bir ülke yarattılar.
Biz;
Bu düzene karşı çıkıyoruz.
Emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, laikliğin hâkim olduğu, işsiz kalınmadığı, aç yatılmadığı bir dünya ve ülke istiyoruz.
Her türlü ayrımcılığa ve baskılara karşı özgürce, kardeşçe, bir arada yaşamak istiyoruz.
Eğitim – Sağlık – Ulaşım – Enerji – Barınma gereksinimlerinin kamucu politikalarla çözülmesini istiyoruz.
Suyu ticari bir meta haline getirip para ile alınır satılır yapmak insanlık değerlerine aykırıdır. Su Yaşamdır, Satılamaz diyoruz.
Tüm devletler, yerel yönetimler bireylerin temel ihtiyaçlarını karşılayacak kadar temiz ve güvenli suyu yurttaşına ücretsiz olarak vermelidir diyoruz.
Sağlıklı, güvenli ve yeterli gıdaya uygun fiyatlarla sürdürülebilir bir biçimde ulaşabilmek bir insan hakkıdır ve bunu sağlamak da kamunun en önemli görevlerinden biridir diyoruz.
Gelirin, suyun ve gıdanın adaletsiz bir şekilde dağıtılmasına karşı çıkıyoruz.
Temiz ve güvenli gıdaya ulaşmak giderek zorlaştığı için sağlıklı yaşamak lüks haline gelmemeli, Gıda Zehirlenmeleri Politiktir diyoruz.
Denetimsiz Gıdaya Hayır. Gıda Mühendisi Halkın Sağlık Güvencesi diyoruz.
Haftada 45 saatlik yasal çalışma süresine uyulmasını, fazla mesai ücretlerinin ödenmesini, grev ve toplu sözleşme dâhil sendikal hakların tanınmasını, taşeron çalışmanın yasaklanmasını istiyoruz.
Eşit işe eşit ve adil ücret istiyoruz.
Kamuya alımlarda adaletsizlik yapılmamasını, cinsiyet ayrımcılığı yapılmamasını, liyakatli davranılmasını istiyoruz.
Üreten, gelişen, hakça bölüşen, insana, çevreye ve doğaya saygılı bir düzen istiyoruz.
Nükleere İnat, Yaşasın Hayat diyoruz.
Derelerin, kıyıların, ormanların, madenlerin yağmalanmasına karşı, doğayı ve doğal varlıkları savunuyoruz.
Tarım arazilerimiz, meralarımız, zeytinliklerimiz, ormanlarımız, sulak alanlarımız ve su havzalarımız ranta kurban edilmesin istiyoruz.
İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin tam olarak alınmasını ve uygulanmasını istiyoruz. Kaza/fıtrat adı altında çalışırken ölmek, sakat kalmak, hastalanmak istemiyoruz. Kıdem tazminatımızın gaspına, doğanın ve kentlerin yağmalanmasına, bu hırsızlık düzenine karşı çıkıyoruz.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirenlere, kadınları toplumsal yaşamdan dışlayanlara, “Kadın erkek eşit değildir!” diyerek şiddeti kışkırtanlara, kadınları ucuz-güvencesiz işlerde ve evde kölece çalıştırma planlarına karşı sesimizi yükseltiyoruz.
Emperyalizmin her türlü tahakkümüne karşı bağımsızlığı, gericiliğin hurafelerine karşı ise bilimi ve ilerici değerleri savunuyoruz.
Ne diyordu Bertolt Brecht?
“Gardiyanları ve yargıçları ve savcıları hepsi halka karşıdır.
Kanunları, yönetmelikleri, bütün kararları hepsi halka karşıdır.
Dergileri, gazeteleri, bütün yayınları hepsi halka karşıdır.
Panzerleri, kelepçeleri, bütün silahları hepsi halka karşıdır.
Zindanları, tutukevleri, işkence evleri hepsi halka karşıdır.
Borsaları ve şirketleri ve iktidarları hepsi halka karşıdır.
Bunların hiçbiri onları kurtaramayacak”
Biliyoruz ki; Zorbalar Kalmaz Gider.
Biliyoruz ki; Emek Bizim, Gelecek Bizim.
Biliyoruz ki; Yıllardır insan emeğini ve doğayı sömürerek kurdukları bu insan ve doğa düşmanı düzeni değiştirmeye mecburuz.
Biz Bu Korku İmparatorluğunu Yıkacağız.
Bu 1 Mayıs; gelecek güzel günlerin müjdecisi olacak.
Umudu Örgütlemeye, Dayanışmayı Büyütmeye, Mücadeleyi Yükseltmeye Devam!
Yeni Bir Başlangıç İçin
Emek ve Bilim ile Kurulacak Yeni Bir Toplumsal Düzen İçin
Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın Sınıf Dayanışması!
Dostlukla & Dayanışmayla
01.05.2023 - Yenigün Gazetesi





Yorumlar