top of page

Akaryakıt Zammı Sadece Akaryakıt Zammı mı?

Güncelleme tarihi: 17 Haz

ree

20 yılı aşkın süredir siyasetten ekonomiye, dış politikadan güvenliğe, kamu yönetiminden adalete, kentleşmeden çevreye, eğitimden sağlığa, tarımdan gıdaya her alan büyük sorunlarla iç içe yaşıyoruz. İktidarın süregelen politikaları ile sermayenin çıkarları doğrultusunda emek sömürüsüne dayalı ekonomi sürdürülemez bir hal aldı. Art arda gelen akaryakıt, elektrik, su, doğalgaz ve ÖTV zamları sadece bir zam olarak görülmemeli. Tarımsal üretim başta olmak üzere çeşitli etkilere neden olacak. Türk Lirasının değer kaybını da göz önünde bulundurursak bu zamlar tarım sektörü ciddi bir sorun. Tarım makinelerinin ve sulama sistemlerinin yanı sıra ürünlerin nakliyesi için de enerji mutlak ihtiyaç. Benzin ve enerji fiyatlarındaki artışlar, tarımsal girdi maliyetlerini, dolayısıyla çiftçilerin üretim maliyetlerini etkileyecek. Bu da çiftçilerin daha az girdi kullanmasına veya üretimlerini sınırlamasına neden olacak. Tarımsal üretimin azalmasıyla tarım sektörü olumsuz etkilenecek.  Sonuç olarak, gıda güvencesi problemi ile karşı karşıya kalmamız büyük bir olasılık olarak önümüzde duruyor.

Zamların gıda enflasyonuna etkisi de önemli bir nokta. Tarımsal üretimdeki azalma ve/veya maliyetlerin yükselmesi, gıda fiyatlarının artmasına yol açacak. Enerji maliyetlerindeki bu artışlar, tarımsal üretimden lojistik ve depolama süreçlerine kadar birçok aşamada fiyatları etkilemesi kaçınılmaz bir gerçek. Bu da nihayetinde tüketicilere yansıyacak ve gıda enflasyonunu artıracak.

Akaryakıt, elektrik, su, doğalgaz ve ÖTV zamlarının tarımsal üretim, gıda enflasyonu, gıda güvenliği ve gıda güvencesi üzerindeki etkileri dikkate alınması gereken önemli bir noktadır. Bu etkiler, gıda arzındaki dalgalanmalar ve gıda fiyatlarındaki değişiklikler nedeniyle tüketicilerin hileli gıdalara daha çok maruz kalması kuvvetle muhtemeldir. Bahsi geçen durumda satış yerlerinde bulunan dolapların gece fişlerinin çekilmesi, lojistik amaçlı kullanılan frigofirik araçların soğutucularının aralıklı olarak çalıştırılması da akıllarımızda makul bir şüphe olarak yer alacak. Olası bu durum da ciddi bir gıda güvenliği sorunu.

Akaryakıt, elektrik, su, doğalgaz ve ÖTV zamları sadece bir zam olarak görmek, benim aracım yok nasılsa demek büyük bir yanılgı olur. Zamlar ne yazık ki birçok zammı beraberinde getirecek. Bu zincirleme zamlar zaten yüksek olan gıda enflasyonunu daha da yükseltecek ve alım gücü çok daha azalacak. Bugün ülkemizde emeğiyle geçinen yurttaşlar en temel ihtiyaçlarına dahi ulaşamayacak duruma geldi. The Economist tarafından derlenen gıdaya ekonomik gücün yetmesi, erişebilme, kalite ve güvenlik unsurlarını içeren Küresel Gıda Güvenliği 2020 Endeksi Raporunda Türkiye halkının gıda ürünlerini satın alabilirliği sıralamasında 113 ülke arasında 65. sırada yer alıyor. Bırakın gelişmiş ülkeleri, Botsvana, Şili, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün gibi ülkelerin gerisinde olan ülkemiz bu zamlardan sonra adını dahi bilmediğimiz ülkelerinde gerisinde yer alacak maalesef. Gıda arzı problemleri artacak ve taklit & tağşiş başta olmak üzere ciddi gıda güvenliği sorunlarıyla karşı karşıya kalacağız. Çocuk beslenmesi başta olmak üzere zaten sağlayamayan yeterli ve dengeli beslenme birçok yurttaş için neredeyse imkansız hale gelecek. Bu da zihinsel ve bedensel gelişimi etkileyecek, obezite ve diyabet vakaları daha çok görülecek, sağlık harcamaları her geçen gün artacak.

Sağlıklı, dengeli ve güvenli beslenmenin adeta bir lüks haline geldiği ülkemizde bu zamlar hepimizin yoksul, çoğumuzun aç olduğu düzeni de bir nevi perçinlemiş olacak. Özellikle barınmaya gelen zamlar nedeniyle gıda harcamalarını kısmak ve ucuz ürünlere yönelmek zorunda kalan yurttaşlar bu zamlardan sonra gıdaya erişememe stresini ne yazık ki çok daha fazla yaşayacak. Tüm bu sebeplerden ötürü merkezi hükümet zamları geri almalı, yurttaşın alım gücünü arttırmalı, gıdaya ulaşımı bir stres kaynağı olmaktan çıkarmalı ve temel bir hak olan sağlıklı, dengeli ve güvenli gıdaya erişimi sağlamalı.  

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası tarafından hazırlanan ‘Sürdürülebilir Bir Gelecek İçin Gıda Politikaları’nda da yer aldığı gibi “Açlık ve yoksullukla mücadelede gıda güvencesinin ve yeterli beslenmenin sağlanabilmesi için, ekonomik iyileşmenin sağlanıp geçimin kolaylaştırılması, doğal kaynakların yönetimi, çevrenin korunması, kırsal alanda sürdürülebilir kalkınma ile kırsal refahın artırılması ve sürdürülebilir tarımsal politikaların hayata geçirilebilmesi gerekmektedir.”  

Ez cümle. Unutulmamalı ki gıdada dışa bağımlı ülkeler tam bağımsızlıktan söz edemez.

 

Dostlukla & Dayanışmayla


24.07.2023 - Yenigün Gazetesi

 
 
 

Yorumlar


© 2025 by Turiakopurg

bottom of page