top of page

20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü Yaklaşırken…

Güncelleme tarihi: 17 Haz

ree

Sevgili dostlar;

Haftaya bugün Dünya Çocuk Hakları Günü. Duyuyorum hangi hak, hak mı kaldı ki diyorsunuz. Haklısınız. Ben de kesinlikle sizinle hem fikirim. Gerekçelerimi de ilerleyen satırlarda okuyacaksınız. Önce kısa bir tarihçe ardından çocuklar ve (olmayan) hakları…

Çocuk Hakları Sözleşmesi 20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda benimsenerek 2 Eylül 1990 tarihinde yürürlüğe girmiş. Amerika Birleşik Devletleri hariç bütün Birleşmiş Milletler üyeleriyle Filistin, Vatikan, Nieu ve Cook Adaları sözleşmeye taraf. 14 Ekim 1990'da Türkiye ile birlikte toplam 197 ülke tarafından imzalanan sözleşme en fazla sayıda ülke tarafından imzalanan ve en kısa zamanda yürürlüğe giren uluslararası belge olma özelliğine sahip. Cinsiyet, din, dil, ırk ve sosyal statüye bakılmaksızın çocukların güvenli ve sağlıklı koşullarda barınması ilkeleri üzerine kurulmuş. Toplam 54 maddeden oluşan sözleşmenin 45 maddesi direkt çocuklarla ilgili olup son 9 maddesi ise sözleşmenin devletler tarafından nasıl imzalanacağı, onaylanacağı ve yürütüleceği ile ilgili. Elbette ki her biri oldukça önemli lakin naçizane önemli görüp burada değinmek istediğim maddeleri sıralayacak olursam;

Madde 2 – Çocuk Hakları, bütün çocuklar içindir. Doğum yerleri, konuştukları dil ne olursa olsun fark etmez. Büyüklerinin inançları ya da görüşleri nedeniyle hiçbir çocuğa ayrım yapılmaz.

 

Madde 3 – Çocuklarla ilgili bütün yasa ve uygulamaları oluşturanlar, önce çocukların yararını düşünmek zorundadır. Devlet, çocukların koruma ve bakımını üstlenenlerin sorumluluklarını yerine getirmeleri için önlemleri alır ve onların sorumluluklarını yerine getirip getirmediklerine bakar.

Madde 12 – Her çocuk, görüşlerini serbestçe ifade etme, kendisini ilgilendiren her konuda görüşlerinin dikkate alınmasını isteme hakkına sahiptir. Herkesin çocukları dinleme, onların fikirlerini öğrenme ve onlara saygı gösterme sorumluluğu vardır.

Madde 19 – Hiç kimse, çocuklara karşı olan sorumluluklarını onlara zarar verecek şekilde kullanamaz. Devlet çocukların hiçbir zarara uğramaması için her türlü önlemi almakla yükümlüdür.

Madde 24 – Her çocuğun sağlık hizmetinden yararlanma hakkı vardır. Hastalıklardan korunması devletin ve toplumun güvencesi altında olup çocukların beslenmesine, aşılanmasına, çevrenin temizliğine ve diğer sağlık koşullarına dikkat edilir. Hastalanan çocuklar tedavi edilir.

Madde 25 – Çocuk haklarına uygun olarak kreşler, çocuk yuvaları, yurtlar, okullar, çocuk hastaneleri oluşturulur, bunlar düzenli olarak kontrol edilir.

Madde 28 – Her çocuk eğitimini tam yapabilmek için desteklenir ve korunur. İlköğretim parasız ve hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm çocuklar için hak ve zorunludur.

Madde 34 – Çocukları bedensel ve ruhsal yönden örseleyecek hiçbir yaklaşıma izin verilemez.

Madde 35 – Devlet, çocukları koruma ve çocukları kaçırıp onları satan, onları çalıştırmak isteyen kişilerle mücadele etme sorumluluğuna sahiptir.

 

Böylesi bir sözleşmede çocukların beslenme hakkına değinilmemesi, sağlıklı, yeterli ve güvenli gıdaya erişimlerinin de güvence altına alınmaması çok büyük bir eksiklik.

 

Bu sözleşmenin kabulünün ardından geçen 34 senede neler olmuş hatırlayalım. Uluslararası Af Örgütü’nün verdiği bilgilere göre pornografi, şiddet ve yasa dışı faaliyetlerin çokça görüldüğü ülkelerde çocuk istismarı had safhalarda. Dünyada iş çevrelerinde istihdam edilen 5-17 yaş arası yaklaşık 151,6 milyon çocuğun 64 milyonu kız, 88 milyonu erkek ve bu oranın yüzde 71'i tarım sektöründe çalışırken (Türkiye'de hala tarımda çalışan 2 milyona yakın çocuk işçi), yüzde 69'u kendi aile işlerinde karşılıksız çalışmakta; çocuk işçilerin 72,5 milyonu sağlığını, güvenliğini ve ahlaki gelişimini tehdit eden sektörlerde çalışmak zorunda bırakılmakta. UNİCEF raporlarına göre dünya çapında erken yaşta evliliklerin sayısının toplamda 765 milyon olduğu tahmin ediliyor ve bugün çocuklar hâlâ toplumun istismara en açık ve savunmasız grubu. Dünya genelinde 7.1 milyon okul çağındaki mülteci çocuktan ancak 3.7 milyonunun eğitim alabildiği tahmin ediliyor. Yani neredeyse her 2 çocuktan biri eğitim hakkından mahrum ve çocuklar yoksulluktan kaynaklı gıdaya erişimde de ciddi sorun yaşıyor.

Türkiye’de 18 yaş altı yaklaşık 23 milyon çocuk bulunuyor. Bu da ülke nüfusunun yaklaşık % 27’si. Türkiye’deki çocuk haklarına baktığımızda, yasal düzenlemelere, adli idari tüm tedbirlere rağmen bütünlüklü bir çocuk politikasının oluşmaması nedeniyle esas olarak korunma sağlanamadığı gözlemleniyor. Ülke nüfusunun üçte birini oluşturan çocuklara ayrılan bütçe dahi tam olarak bilinmiyor. Sırf bu durum bile aslında merkezi hükümetin çocuk politikası oluşturmaktan ne kadar da uzak olduğunu bizlere gösteriyor. FİSA Çocuk Hakları Merkezi tarafından yayımlanan Türkiye'de Çocuğun Yaşam Hakkı 2022 Raporu'na göre 2022'de en az 914 çocuk önlenebilir sebeplerle yaşamını yitirdi. Türkiye'de Ulusal Engelli Veri Sistemine kayıtlı çocuk sayısı yaklaşık 260 bin. Yine 2022 yılında en az 13 engelli çocuk; ev kazalarında, yangınlarda ve şiddet sonucu yaşamını kaybetti. Yoksulluğun ciddi anlamda artmasıyla birlikte çocuk işçiliği hatta çocuk dilenciliğinde bir artış gözleniyor. Yoksullukla birlikte çalışmak zorunda kalan çocukların eğitim hakkı da ihmal ediliyor. Çocuk kaçırma, çocuğun cinsel istismarı gibi suçlarda mağdur çocuk sayısında da ne yazık ki ciddi oranda bir artış mevcut. Hükümlü/tutuklu çocukların ve ebeveynleri ile cezaevinde kalmak zorunda olan çocukların temel ihtiyaçlarının sağlanmasında sorunlar var. TÜİK Türkiye Çocuk Araştırması 2022 Raporu çocukların gereksinimleri olan gıdaya ulaşamadıklarını gösteriyor. Bu raporda çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimleri için vazgeçilemeyecek besinler olan gıdaları tüketemediği belirtiliyor. Tek tip beslenmenin yarattığı bu durum da bodurluk, obezite, anemi, diyabet gibi sağlık sorunlarını doğuruyor. Son yıllardaki gözlemler okul çağındaki çocukların en az dörtte birinin okula aç gittiğini gösteriyor ve Çocukların okula aç gitmesi asla kabul edilemez bir durum. Türkiye'de beslenme yetersizliği sorunu, çocukların sağlığı ve geleceği üzerinde ciddi etkilere sahip. Bu sorunun çözülmesi, sağlıklı ve başarılı bir neslin yetişmesi için elzemdir. Beslenmenin temel bir hak olduğu hatırlanmalı, kamu kurumları sorumluluklarını yerine getirmeli. Sözleşmede geçen maddelerin ülkemizdeki karşılıklarının bir de siz değerli okuyucular tarafından sorgulamasını ve görüşlerinizi de yorumlarda okumayı ümit ediyorum.

Tüm dünyada yaşanan küresel salgınlar, açlık, yoksulluk, savaş, göç gibi durumlardan en çok çocuklar etkileniyor. Savaşan taraflar, savaşın en temel kanunlarından biri olan 'çocukların korunması' kuralını ciddiye almıyor. Temel yaşam gereksinimlerini karşılayamamak, mülteci çocuklara yönelik ihlaller, göçmen kaçakçılığı, çocuk ticareti, çocuk işçiliği, erken yaşta evlilikler, cinsel istismar, şiddet, barınma, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim… Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde çocukların sahip oldukları tüm haklar vurgulansa da bu sorunların yaşandığı gün gibi ortada. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi var. Üye ülkeler 5 yılda bir periyodik olarak raporlarını sunuyorlar. Komite de bu raporları inceleyip ülkelere çocuk hakları konusunda bulunduğu durumu açıklıyor. Ama bir yaptırımı yok. Çocuklara toplum üstü bir bakışla yaklaşılmadığı müddetçe çocuk hak ihlallerinin önüne geçilemeyeceği bir gerçek olarak önümüzde duruyor. 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü tüm dünya çocuklarının eşit ve adil bir dünyada yaşamasının hepimizin sorumluluğu olduğunu hatırladığımız ve gereklerini uyguladığımız bir gün olsun. Her çocuğun yeterli ve dengeli beslenebildiği, barış içerisinde, mutlu, sağlıklı, onurlu ve özgür bir şekilde yaşayabildiği bir dünya dileğiyle…


Dostlukla & Dayanışmayla


13.11.2023 - Yenigün Gazetesi

 
 
 

Yorumlar


© 2025 by Turiakopurg

bottom of page