1 Mayıs
- iugurtoprak
- 21 May
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 17 Haz

Merhaba Sevgili Dostlar;
İşçi sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs geldi çattı. Tüm yurtta olduğu gibi İzmir’de, Gündoğdu Meydanı’nda da yine coşkuyla kutlanacak. Bizler demokrasiye, adalete, özgürlüğe, eşitliğe, barışa ve kardeşliğe dair umutlarımızı ve taleplerimizi dile getirmeye devam edeceğiz.
Ne demişiz geçen sene bir hatırlayalım isterseniz.
Emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, laikliğin hâkim olduğu, işsiz kalınmadığı, aç yatılmadığı bir dünya ve ülke istiyoruz.
Her türlü ayrımcılığa ve baskılara karşı özgürce, kardeşçe, bir arada yaşamak istiyoruz.
Eğitim-sağlık-ulaşım-enerji-barınma gereksinimlerinin kamucu politikalarla çözülmesini istiyoruz.
Suyu ticari bir meta haline getirip para ile alınır satılır yapmak insanlık değerlerine aykırıdır. Su yaşamdır, satılamaz diyoruz.
Tüm devletler, yerel yönetimler bireylerin temel ihtiyaçlarını karşılayacak kadar temiz ve güvenli suyu yurttaşına ücretsiz olarak vermelidir diyoruz.
Sağlıklı, güvenli ve yeterli gıdaya uygun fiyatlarla sürdürülebilir bir biçimde ulaşabilmek bir insan hakkıdır ve bunu sağlamak da kamunun en önemli görevlerinden biridir diyoruz.
Gelirin, suyun ve gıdanın adaletsiz bir şekilde dağıtılmasına karşı çıkıyoruz.
Temiz ve güvenli gıdaya ulaşmak giderek zorlaştığı için sağlıklı yaşamak lüks haline gelmemeli, Gıda zehirlenmeleri politiktir diyoruz.
Denetimsiz gıdaya hayır. Gıda mühendisi halkın sağlık güvencesi diyoruz.
Haftada 45 saatlik yasal çalışma süresine uyulmasını, fazla mesai ücretlerinin ödenmesini, grev ve toplu sözleşme dâhil sendikal hakların tanınmasını, taşeron çalışmanın yasaklanmasını istiyoruz.
Eşit işe eşit ve adil ücret istiyoruz.
Kamuya alımlarda adaletsizlik yapılmamasını, cinsiyet ayrımcılığı yapılmamasını, liyakatli davranılmasını istiyoruz.
Üreten, gelişen, hakça bölüşen, insana, çevreye ve doğaya saygılı bir düzen istiyoruz.
Nükleere inat, yaşasın hayat diyoruz.
Derelerin, kıyıların, ormanların, madenlerin yağmalanmasına karşı, doğayı ve doğal varlıkları savunuyoruz.
Tarım arazilerimiz, meralarımız, zeytinliklerimiz, ormanlarımız, sulak alanlarımız ve su havzalarımız ranta kurban edilmesin istiyoruz.
İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin tam olarak alınmasını ve uygulanmasını istiyoruz. Kaza/fıtrat adı altında çalışırken ölmek, sakat kalmak, hastalanmak istemiyoruz. Kıdem tazminatımızın gaspına, doğanın ve kentlerin yağmalanmasına, bu hırsızlık düzenine karşı çıkıyoruz.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirenlere, kadınları toplumsal yaşamdan dışlayanlara, “Kadın erkek eşit değildir!” diyerek şiddeti kışkırtanlara, kadınları ucuz-güvencesiz işlerde ve evde kölece çalıştırma planlarına karşı sesimizi yükseltiyoruz.
Emperyalizmin her türlü tahakkümüne karşı bağımsızlığı, gericiliğin hurafelerine karşı ise bilimi ve ilerici değerleri savunuyoruz.
Aslında bu sene de diyeceklerimiz maalesef aynı. Geçen seneden bu seneye bir arpa boyu yol ilerleyememişiz. Birkaç ilave yapalım.
Hepimizin bildiği üzere tüm dünyada gıda fiyatları düşerken ülkemiz gıda enflasyonunda ne yazık ki açık ara birinciliğini koruyor. Alım gücümüz enflasyona ezdiriliyor. KDV-ÖTV, gelir vergisi, vergi dilimi derken cebimiz her geçen gün boşaltılıyor. Vergi hep biz emekçilerin sırtına yüklenirken sermaye affediliyor, bir gecede vergi borçları sıfırlanıyor.
Tüm bu zorlu çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirmek için Anayasal demokratik haklarını kullanmak, sendikalı olmak, örgütlenmek, grev yapmak, meydanları doldurmak ve hatta geçinemediğini haykırmak bile artık “suç” olarak gösteriliyor. Sendikalı oldukları için işten çıkarılanlar ve başlatılan direnişler giderek artıyor. Bunun son örneğini de üç gıda mühendisi, bir kimya mühendisi ve bir işçi arkadaşımızı işten çıkaran IFFCO Turkey’de yaşadık. Bugün direnişlerinin 57. günü. Buradan bin selam olsun tüm direnenlere.
Üyesi, yöneticisi olmaktan onur duyduğum, bu ülkenin vicdanı olan TMMOB’nin, birliğimin başkanı Sevgili Emin Koramaz’ın çağrısını sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Bizler bu ülkenin işçileri, emekçileri, kamu emekçileri, mühendisleri, mimarları, şehir plancıları, aydınları, akademisyenleri, gençleri, kadınları, emeklileriyiz.
Bizler bu memleketin olanaklarıyla okumuş mühendis, mimar ve şehir plancıları olarak, mesleğimizin kamusal gerekliliklerini bir an tereddüt etmeden yerine getirirken, insanca bir düzende yaşamak istiyoruz.
Eşitliğin, adaletin, laikliğin, barışın, insanca yaşamın, emeğin ilke haline gediği bir Türkiye mümkün. Bizler onun kurucularıyız. Bizler emeğimizle, aklımızla, ürettiğimizle bilgiyle dünyayı şekillendirenleriz.
Biz mühendis, mimar ve şehir plancıları sermayeyi değil halk egemenliğini esas alan, sömürüye karşı emeğin haklarını koruyan, toplumsal zenginliğe el koyan yüzde 1’in değil toplum yararını esas alan, yeni bir yaşamı kurmak için mücadele ediyoruz.
Evet yeni bir yaşam şart! Emek ve bilim ile kurulacak yeni bir ülke şart!”
Başta mühendis, mimar, şehir plancısı meslektaşlarım olmak üzere tüm dostlara sesleniyorum.
Gelin bu sese, bu çağrıya cevap verelim.
Ülkemize karşı sorumluluğumuzu yerine getirmek, geleceğe olan umudumuzu büyütmek, yarınlarımız için omuz omuza mücadele etmek için 1 Mayıs’ta Gündoğdu Meydanı’nda buluşalım!
Çünkü, Emek Bizim, Gelecek Bizim.
Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın Sınıf Dayanışması!
Dostlukla & Dayanışmayla
29.04.2024 - Yenigün Gazetesi





Yorumlar